ADALET GÜVENLİK VE DIŞ POLİTİKA

ADALET GÜVENLİK VE DIŞ POLİTİKA

Güvenlik ve adalet, toplumun temel ihtiyaçlarından biridir, ekmek ve su gibidir. Güvenlik güçlerimizin modernizasyonu, suçla mücadelede etkili ve hızlı bir şekilde hareket edebilmesi için gerekli olan ekipmanların sağlanması ve personel ihtiyacının karşılanması gerekmektedir. Güvenlik güçlerimizin de çok zor şartlarda çalıştığını biliyoruz. Canları pahasına vatani ve kutsal görev üstlenen asker ve polisimizin özlük hakları iyileştirilmelidir. Son düzenlemede 2. Şark görevi tekrar gözden geçirilmelidir. Polisin yakaladığı hırsız veya suçlu, 1 saat sonra el sallayarak çıkıp gitmemelidir. Adalet sisteminin etkin ve adil çalışması için hukukun üstünlüğüne bağlı kalınarak hukukun evrensel normlarına uygun bir şekilde işleyen bir yargı sistemi geliştirmemiz şarttır.

2016 yılı ile başlayan Kanun Hükmünde Kararnamelerin (KHK) tamamı gözden geçirilmelidir. Sadece KHKlar değil, cadı avı sonucunda iş hayatları sona eren esnaf ve iş adamlarının da yaşadığı mağduriyetler ülke gündemine gelmelidir. Yüzlerce insanı istihdam eden hem ilimizde hem de Türkiye’de markalaşan işletmeler ve kuruluşlar altı doldurulamayan sebeplerle kayyumlara bırakılarak zarara uğratılmış, çalışanlar işten çıkarılmış ve iflas ettirilmiştir. Bunların da ötesinde bu mağduriyetler ailelerin çocuklarında travmalar oluşturmuştur. Bu toplumsal travmayı ne zamana kadar yok sayabiliriz? Hesabı bu dünyada görülmesi imkansız olan yaralar elbette inananlar için ahirete kalmıştır. Yine de toplumsal vicdanın tamiri için keyfi uygulamalar, görevden almalar ve ihraçlar iptal edilmeli, bir nebze de olsun hem iş insanlarının hem de diğer mağdurların maddi hasarları telafi edilmelidir. Gerçek bir helalleşme gereklidir.  Devletin, vatan topraklarının ve ulusal çıkarlarımızın, birlik ve beraberliğimize halel getirenlerin adil yargılanmalar sonucunda sonuna kadar ceza alması gerektiğine inancımız TAMDIR. 

Mahkemeler adil yargılanma hakkını tekrar hatırlamalıdır. Toplum ve hukuk camiası masumiyet karinesinin esas olduğunu unutmamalıdır. Şöyle ki, 22 Mart 2021 tarihinde Samsun Organize Sanayi Bölgesi’nde çalıştığı fabrikada halatı kopan vinç kolunun altında kalarak hayatını kaybeden Doç. Dr. Mustafa Çamaş KHK ile ihraç edilmişti ve ölümünden bir ay sonra görevine mahkeme ve komisyon tarafından iade edildi. Geç gelen adalet adalet olmadığı gibi, 2016’dan 2021 yılına beş yılda Çamaş neler çekmişti ve sonrasında öldü. Ölen insanı yanlış yaptık senin görevinin başına dönmen gerekiyor dedi mahkeme. Çamaş alanında önemli eserler bıraktı ama biz onu koruyamadık, KHK’tan. Önemli bir değer ve yetişmiş bir beyin, bir anne ve babanın evladı, bir hanımefendinin eşi ve bir baba; keyfi bir uygulama ve özensiz bir araştırma sonucu üniversiteden koparıldı ve sonrası bu durum ölümüne de sebep oldu. 

Hukukun egemen olduğu bir yaşam herkes için en idealdir. Bir zulüm sona ererken bir başka zulüm veya zulüm mekanizması başlamamalıdır. Aynı topraklarda yaşıyoruz, yaşam süremiz bu kadar kısa iken hayatı birbirimize zorlaştırmamalıyız. Bizim birbirimize yaptığımızı düşman diye nitelendirdiğimiz dış güçler yapmaz. O yüzden başka ülkemizin olmadığını ve bu ülkede bir ve beraber saygıyı esas alarak yaşama kültürünü yeşertmeliyiz. Tahammül sınırlarımızı genişletmeliyiz. Sevelim sevilelim, dünyaya kimseye kalmaz. Bu depremler sonrasında en azından bu bölünmüşlükler son bulsun, kin ve haset bitsin. Ama bunları önce kendi ailemizde, sonra komşularımızla ve iş arkadaşlıklarımızda başlatmalıyız. Huzur ve kardeşlik iklimi bizden sonraki nesle bırakacağımız en kıymetli miras olacaktır. Bizler Çanakkale Destanı ve o ruhu tekrar hatırlamalı ve 18 Mart sadece bir temenni mesajı atacağımız gün olmamalıdır. Öze dönmeliyiz. Eğer özümüzde bu ruh varsa tabii.

Dış politika, ülkemizin uluslararası alanda tanınması ve itibarının korunması için hayati öneme sahiptir. Ülkemizin öne çıkan değerleri olan İHA ve SİHAlar hakkında suni yıpratıcı ifadeler yerine teşvik edici pozitif dil kullanılmalıdır. Ülke adına katkı yapan bu değerli çalışmalar desteklenmeye devam etmelidir. İnovasyon kültürüne sahip çıkılmalıdır. Ülke ve ülke insanı için hizmet eden her kesimden değerimize sonuna kadar sahip çıkmalıyız. Bir başkasını kötüleyerek iyi insan olamazsınız. İyi iseniz iyisinizdir, siz olduğunuz gibi görünün. Dış politikada, ülkemizin milli çıkarlarını gözeterek barışçıl ve yapıcı bir şekilde hareket etmeliyiz. Ayrıca, ülkemizin Avrupa Birliği üyelik sürecinde gerekli olan reformları gerçekleştirmeli, bölgesel ve küresel iş birliğini artırmalı, uluslararası alanda saygın bir konumda bulunmalıyız. İnsan haklarına saygı, barışçıl çözümler, diyalog ve diplomasi ilkeleri dış politikamızın temel prensipleri olmalıdır.