DEPREM, AFET YÖNETİMİ VE SONRASI

DEPREM, AFET YÖNETİMİ VE SONRASI

"Deprem ve afet yönetimi önceliğimizdir. 

Halkımızın güvenliği bizim için en önemli konudur.”

Ülkemiz 6 Şubat 2023 gününü hiç unutmayacak. Hatay başta olmak üzere 11 ilimizi, yaklaşık 15 milyon insanımızı derinden etkileyen ve tüm ülkeyi yasa boğan çok büyük depremler yaşadık. Bu tarih ve sonrasında artık hiçbir şehrimiz ve hayata bakış açımız eskisi gibi olmamalıdır. Deprem ve afetlere hazırlıklı olmak için, acil müdahale ekiplerinin sayısını ve kapasitesini artıracağız. Depremlerin yanında sel felaketleri ile de karşılaşan bir ülkedeyiz. Samsun ilinde de yakın zamanlarda sel felaketleri olmuştu. Ayrıca Lâdik, Havza ve Vezirköprü ilçelerimiz Kuzey Anadolu fay hattında riskli yerlerdir; ildeki yapı stoku konusunda çalışmalar neticesinde de yıkılması ve kentsel dönüşüme ivedilikle girmesi gereken yerler vardır.

“Deprem öldürmez, bina öldürür” yaklaşımından hareketle önce sağlam binaları yine sağlam ve doğru zeminlere yapmalıyız. Bu sağlamlıklarda ilk ve en temel olan aslında sağlam ahlaklı insan yetiştirmektir. Çok katlı konut yapma yarışından sıyrılmalıyız. Dere yataklarında veya yakınlarında yer alan tüm binaların tekrar gözden geçirilmesi gerekmektedir. Bina yaşı 40-50’yi aşan binalarda inisiyatif bina sakinlerine bırakmadan adaletli ve günün ekonomik maliyetleri dikkate alınıp yıkılarak yeniden inşa edilmelidir.

Mesleğim gereği çok sayıda depremzedenin konaklama ve barınma ihtiyacını karşılamak için birebir görüşme imkânım oldu. Elimizden geldiğince yardımcı olduk. Maalesef ve maalesef “ateş en çok düştüğü yeri yakıyor” ev sahiplerinden depremzedelere evini kiraya vermek istemeyenleri gördük. Bunun yanında tüm masraflarını karşılayarak ücretsiz evini açanları da. Bu konu da devlet olarak daha hazır ve daha kucaklayıcı olmalı idik. Depremden mağdur olmuş insanımızı bir de burada rencide olur vaziyette, ev kiralayamama durumunda bırakmamalı idik. Şunu da unutmayalım bugün sana yarın bana. Hayat çarkıfelek gibidir. İnişleri çıkışları vardır. Bunları kendi hayatımdan gayet iyi biliyorum ve sizlerin de bildiğini biliyorum, sadece hatırlatıyorum. Bizler birbirimizi yanlışta uyarmalı, güzellikte de teşvik edici olmalıyız.

Depremin gerçekleştiği bölgelerden farklı bir bölge ve kültüre sahip Samsun’da sıfırdan bir yaşam kurmak zorunda olan insanlar var. Bu konuda yapısal ve sosyal çözümler bir arada ele alınarak değerlendirilmelidir. Yapısal çözümde ilk olarak konut sorunu ele alınmalıdır. Samsun'a göç eden kişilere uygun ve güvenli konutların sağlanması gerekmektedir. Ayrıca göç eden kişilerin istihdam edilebilmesi için iş olanakları oluşturulmalıdır. Bu noktada şehirdeki yerel işletmelerin desteklenmesi, deprem bölgesinden gelenleri istihdam sağlayanlara teşvikler ve yeni işletmelerin açılması önemlidir. Görülüyor ve anlaşılıyor ki sadece deprem ve afet yönetimi değil, sonrasındaki iç göçte toplumsal yaşam yönetimi de önemlidir. Sosyal açıdan ise farklı kültürlere sahip insanların bir arada yaşamaları için uyum sağlamaları da gerekmektedir. Göç eden kişilere şehirdeki topluluklarla kaynaşmaları için fırsatlar sunulmalıdır. Bu fırsatlar, etkinlikler, festivaller, sosyal aktiviteler ve kültürel etkinlikler olabilir. Bu çözümler, insanların yaşam kalitesini artırmak, istihdam ve ekonomik büyümeyi desteklemek ve farklı kültürlere saygı gösteren bir toplum oluşturmak için uygulanmalıdır. Bu konulara yönelik planlamaları ve çalışmaları Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) canla başla yapacağımdan emin olabilirsiniz.